İmamoğlu'ndan AB'ye “çifte standart” tepkisi: “Derhal vazgeçilmeli…” – Son Dakika Siyaset Haberleri
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğluBeyoğlu'ndaki Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen “TÜSİAD Boğaziçi Buluşmaları Toplantısı”na katıldı.
Sırasıyla Avrupa Birliği (AB), Fransa ve Türkiye arasındaki bağları güçlendirmek amacıyla kurulan “Institut du Bosphore” tarafından düzenlenen toplantıda; Institut du Bosphore Bilimsel Komite Eş Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Nadia Fanton ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
Türkiye, Fransa ve Avrupa Birliği ilişkileri ile küresel, iklim ve bölgesel sorunların ele alındığı toplantıda konuşan İmamoğlu, AB'nin Filistin-İsrail ve Ukrayna-Rusya savaşlarına yönelik çifte standart tutumunu eleştirdi.
“ÇİFTE STANDART YAKLAŞIMLARDAN DERHAL SONLANDIRILMALIDIR”
İmamoğlu, “Bölgesel çatışmaların çözümünde çifte standartlı yaklaşımların bir an önce terk edilmesi, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarının tutarlı ve adil işleyişi, dünyada barış mekanizmalarının oluşmasında çok değerli bir hamle olacaktır.” dedi.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın çok önemli kentlerinin belediye başkanlarıyla önümüzdeki Aralık ayında İstanbul'da buluşacaklarını belirten İmamoğlu, şöyle konuştu: “Bir diğer önemli küresel sorun olan düzensiz göç ve mültecilerin yükü omuzlara bırakılmamalı. Türkiye gibi bazı ülkelerin küresel göç dalgalarını kaynağında durdurmak ve yükün adil bir şekilde paylaşılması tüm ulusların ortak sorumluluğu olmalıdır.” ama aynı zamanda kalıcı barışa, kalıcı ve sürdürülebilir bir dünyanın varlığına da birçok katkı sağlayacak” dedi.
“BÖLGESEL AKTÖRLER ARASINDA BÜYÜYEN ETKİ MÜCADELESİ, KRİZİN KÜRESEL BİR BOYUT KAZANMASINA NEDEN OLUYOR”
Dünyanın uzun süredir pek çok hayati krizle karşı karşıya olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Her birimiz tarihin çok nadir bir döneminde yaşıyoruz. Bugün sadece ülkeler değil, tüm uluslararası sistem bölgesel kriz ve savaşlarla, iç karışıklıklarla, giderek artan düzensiz göç dalgalarıyla ve hibrit tehditlerle karşı karşıyadır. Bölgesel aktörler arasında artan nüfuz mücadelesi ise krizlerin küresel boyut kazanmasına neden oluyor. Bu hafta İsrail-Lübnan-İran üçgeninde gördüğümüz gibi, bölgesel çatışmaların kontrolden çıktığını ve bizi küresel bir krize sürüklediğini hepimiz kabul etmeliyiz.
Böyle bir noktada çok taraflılık ve diplomasi her zamankinden daha önemli hale geldi. Uluslararası ve bölgesel kuruluşların bu krizlere çözüm üretme konusunda yetersiz olduklarını gözlemliyoruz. Reform ihtiyacı her geçen gün daha da belirginleşiyor. “Bu reformun adil ve kapsayıcı bir şekilde gündeme alınabilmesi için tüm bu sorunların mağduru haline gelen şehirler de dahil olmak üzere güçlü iletişim kanallarına ihtiyaç olduğunun altını çizmek isterim.”
“Maalesef AB de KRİZE CEVAP VERMEKTE ZORLANIYOR”
“Ne yazık ki, öncelikle kurucularının hayalinde küresel bir barış projesi olan AB bile krizlere cevap vermekte zorlanıyor. AB değer ve normlarının bağlama ve aktörlere bağlı olarak genişletilmesinin Birliğin küresel güvenilirliğine zarar verdiği bir gerçektir. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin asgari ortak noktalarını yansıtan bu yaklaşımlar, Türkiye ile ilişkilerinde de karşılıklı güvensizliği körüklüyor.
Bugün ne yazık ki Türkiye-AB ilişkileri düzensiz göç ve mülteciler konusunda işbirliğine indirgenmiş ve köşeye sıkıştırılmıştır. Katılım müzakereleri ve vize serbestisi bir yana, ortak çıkarlarımızı ilgilendiren gümrük birliğinin modernizasyonu yönünde ilerleme kaydedilmesi siyasi nedenlerden dolayı mümkün değil. Bu durum aynı zamanda Türk halkının Birliğe ve Avrupa değerlerine olan güvenini de sarsıyor. Buna rağmen Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin tarihsel derinliğini unutmamalı ve sürece bu açıdan sevinçle yaklaşmalıyız. Bu ilişkilerin temelinde coğrafi yakınlık, ekonomik çıkarlar, kültürel bağlar ve önemi giderek artan ortak güvenlik kaygılarının bulunduğunun altını çizmek isterim.
“ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE SAYGI GÖSTEREN ÜLKELER ARASINDA GÖRÜYORUZ”
“Ben ve üyesi olduğum Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizin geleceğini demokratik, çoğulcu, insan haklarına, özgürlüklere ve hukukun üstünlüğüne saygılı ülkeler arasında görüyoruz. Siyasi mücadelemizin vazgeçilmez yönü budur. Bu konudaki eksiklerimizi doldurarak, Avrupa dahil yakın ilişki içinde olduğumuz coğrafyalardaki meslektaşlarımıza da ilham kaynağı olacağımızın bilincindeyiz.
Böyle bir Türkiye'nin bir kez daha AB'nin güvenilir ortağı olacağına inanıyoruz. Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerden bahsederken Fransa ile ilişkilerimizin de bütün bunların ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmamamız gerekiyor. Uzun yıllar Türkiye'nin AB'ye yöneliminin lokomotifi olan Fransa'nın farklı jeopolitik yaklaşımları ve iç politikada aşırı sağın baskısı ne yazık ki ilişkilerimizi zor noktaya getirmiş olsa da biz, iyi niyetli olduğumuzu bilen yöneticileriz. bu ilişkiyi onarmak ve güçlendirmek için güçlü bir fırsata sahipler. Ve buna tüm kalbimle inanıyorum.”
“İKLİM KRİZİ VARLIĞIMIZI TEHDİT EDİYOR”
“Yaşadığımız çağda, insan hakları ve temel özgürlüklerin küresel ölçekte hayata geçirilmesi için ortak bir vizyon ve fikir birliği oluşturmanın, geleceğimizi gerçek anlamda güvence altına almanın en etkili yollarından biri olacağını unutmamalıyız. Elbette bu hedefe ulaşılmasına engel olan pek çok kritik konu var.
Karşı karşıya olduğumuz iklim krizi varlığımızı tehdit ediyor. Bu krizin üstesinden gelmek için küresel işbirliği ve iklim adaleti şarttır. Açıkçası bunun ancak iklim kriziyle mücadeleye daha fazla katkı sağlamakla, küresel mücadele gücüne sahip olanların kaynak sıkıntısı çeken dezavantajlı ülkelere destek vermekle mümkün olabileceğini bilmeliyiz.”
“BÖLGESEL ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜMÜNDE ÇİFT STANDART YAKLAŞIMLARDAN DERHAL SONLANDIRILMALIDIR”
“Jeopolitik mücadelelerin tartışıldığı coğrafyalarda yaşanan insanlık trajedilerinin hedeflerimize ulaşmamızı engellediğini hep birlikte yaşıyoruz. Filistin sorununda olduğu gibi bölgesel çatışmaların çözümünde de çifte standartlardan acilen vazgeçilmesi, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarının tutarlı ve adil bir şekilde işlemesi, dünyada barış mekanizmalarının oluşması açısından çok değerli bir hamle olacaktır.
İBB olarak çatışmalar nedeniyle büyük acılar çeken Filistin ve Ukrayna halkına insani yardımda bulunmak, onlara bu trajediyi yaşatanlara karşı seslerini yükseltmek bizim için her zaman öncelikli olmuştur ve onların da bu trajediyi yaşadıkları bir dönem olmuştur. mutlaka yanlarında olacağımızı hissettiren hamlelerimizi ortaya koydular. “Aralık ayında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın çok önemli şehirlerinin belediye başkanlarıyla İstanbul'da bir araya geleceğimizi ve yerel yönetimler olarak bu konuda neler yapabileceğimizi konuşacağımız güçlü bir toplantı gerçekleştireceğimizi sizlerle paylaşmak isterim. bölgesel barış ve işbirliği.”
“İNSANLIK TARİHİNİN EN ZOR NOKTALARINDAN BİRİNDEYİZ”
“Bir diğer önemli küresel sorun olan düzensiz göç ve mültecilerin yükü, Türkiye gibi birkaç ülkenin omuzlarına bırakılmamalı. Küresel göç dalgalarını kaynağında durdurmak ve yükün adil bir şekilde paylaşılması tüm ulusların ortak sorumluluğu olmalıdır. Bu sorumluluk alanının oluşturulması, yalnızca bu coğrafi alanların çeşitli sivil gelişmelerini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda kalıcı barışa, kalıcı ve sürdürülebilir bir dünyanın varlığına da birçok katkı sağlayacaktır.
Öte yandan küresel sorunlarla mücadelede kararlılığın göstergesi olan sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin maalesef sadece yüzde 17'sinin hedefe ulaşma yolunda ilerlemesinden korkuyoruz. Bu nedenle şehirlerin COP29'a ve küresel müzakerelerin tüm alanlarına katılmasını ve sorumlulukları açıkça tanımlanmış daha etkili aktörler olarak tanımlanmasını önemli buluyorum. Bugün burada tartıştığımız tüm sorunlar, insanlık tarihinin en zor dönüm noktalarından birinde olduğumuzu gösteriyor. Bu anlamda sorumluluğumuz elbette çok büyük. “Uluslararası toplum olarak birlikte hareket etmenin, özellikle insanlık için daha güçlü ve daha dayanıklı bir dünya inşa etmenin tek yolu olduğunu biliyoruz.”